Eski bir öğreti ya da yeni bir propaganda olup olmadığı fark
etmez, bir fikri sorgulamadan kabullenmek ve takip etmek insan aklına malesef
halen hakim olan bir zayıflıktır.
Bir insanı ve ya bir toplumu ikna etmenin doğası ne iyi ne
de kötüdür. Barındırdığı mesajın anlamı ve içeriği, iyi ya da kötü yargıları
ortaya koyar. Kötü olanına "propaganda" diyoruz. İyi olana ise
"eğitim" diyoruz. Eğitim daha gerçeklere dayalıdır ve propagandadan
daha az zorlayıcıdır. Yine de, çoğunlukla inandığımız zaman ikna etmenin adına
"eğitim", inanmadığımız zamansa "propaganda" diyoruz. İkna
etme ister eğitim ister propaganda olsun her yerdedir ve kaçınılmazdır.
Gerçekten de ikna etme politikanın kalbinde, pazarlamada, flörtte,
ebeveynlikte, pazarlıkta ve mahkemelerdeki kararlarda etkilidir. Bu hafta sonu
hepimiz yerel seçimler için sandık başına gideceğiz. Bu bizlerin vatandaşlık
görevidir. Biliyorum hiçbirimizin Adana'nın tüm sorunlarını derinlemesine
analiz edecek kadar vakti yok. Sandık başında çoğunlukla basit, alışagelmiş,
genel geçer kuralları kullanarak çevresel yolları seçeriz. Oyumuzu kullanırken
arkadaşlar ve bu konudaki uzmanlara güveniriz. Hepimiz böylesi sezgileri
kullanarak hızlı kararlar veririz: Eğer konuşmacının telaffuzu iyiyse,
çekiciyse, görünüşte iyi nedenleri ve birkaç savı da varsa genellikle kolay
olanı seçer ve mesajların içeriğini fazlaca düşünmeden kabul ederiz. Siz bir
hastanede hemşireye mi yoksa doktora mı inanırsınız!? "Kanaat, en nihayetinde zekayla değil, duygularla
belirlenir." Tabii ki bir sav hem mantıklı hem de duygusal olabilir. Tutku
ve mantığı evlendirebilirsiniz. Yine de, hangisi daha etkilidir, akıl mı duygu mu?
Shakespeare haklı mıydı: "Kişinin iradesi, aklın egemenliğindedir."
Sözüne karşılık, çoğunlukla insanların duyularına, kalbine ve zayıflıklarına
ama nadiren aklına mı hitap etmek gerekir!? Yanıt, dinleyicilere bağlıdır. İyi
eğitimli ya da analitik kişiler, mantıklı akılcı çağrılara daha duyarlıdır. Düşünceli,
ilgili izleyiciler çoğunlukla merkezi yollardan seyahat ederler; akla uygun
savlara daha duyarlıdırlar. İlgisiz izleyiciler daha sıklıkla çevresel
yollardan seyahat ederler; ileticiyi beğenmeleri onları daha çok etkiler.
Gerçek, her zaman en güçlü savdır. Adana
da akıl mı yoksa duygular mı kazanacak hepbirlikte göreceğiz. Ben bir toplum
bilimci olarak aklın kazanmasından yanayım. Oy vermeden önce çok iyi düşünün.
Sonuç olarak iş bilenin kılıç kuşananındır. İşi bilen ve Adana halkına
gerçekten akılcı çözümler sunan Zeydan Karalar mı ? Yoksa Hüseyin Sözlü mü!?
Ben mi? Benim kişisel görüşüm Zeydan Karalar'dan yanadır. Egemenlik kayıtsız
şartsız milletindir. Kararı halk verecek ve sonuç ne olursa olsun Adana için
iyi olacak olan kazansın.